Politika,  Toplum

NEREDEN NEREYE

1980 sonrasında, liberal ekonomi modeline geçilmesiyle birlikte, ülkedeki kurumların neredeyse tamamı özelleştirme adı altında satıldı, kalan kurumlarda işlevsizleştirildi.

Devletin gelir kaynaklarından olan kurumların yok edilmesinin sonucu, son yıllarda da gördüğümüz gibi, işsizlikteki artış, önlenemeyen enflasyon, kısacası daha önce görülmemiş bir ekonomik krizle sonuçlandı.

1980 sonrasında adımları atılan tüketim toplumu , son yirmi üç yılda daha da ivme kazanarak her şeyi tüketir hâle geldi.

Ekonomi yabancı yatırımcıya bağımlı hâle getirildi.

Üretim ise yok denecek kadar azaldı.

Ekonomide yok edilen kurumlar gibi, kültürümüzde yok ediliyor.

Tarihe baktığımızda, ancak ekonomisi güçlü olan ülkeler kültürel varlıklarını koruyabiliyor ve kendi kültürünü sürdürebiliyor.

Tarih boyunca ya doğu kültürünün ya da batı kültürünün etkisinde kalmışız. Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik olarak en güçlü olduğu dönemlerde bile, kültürümüzü geliştirmek, ilerletmek için çaba sarf etmemişiz.

Kendi kültürümüzden beslenip, ilerletmek yerine hep hazırcılığı ve kolayı seçmişiz.

Kendi kültürümüzden beslenip, ilerlemeyi gerçekleştirebilen sadece Mustafa Kemal Atatürk olmuş.

Bugüne baktığımızda ise eskisinden de daha vahim durumdayız.

Konuşurken kendi dilimizdeki  kelimeler yerine, yabancı terimleri kullananlar.

Şu plaza dili denen toplantı yerine breef vermek gibi. (Bu sadece küçük bir örnek, bu şekilde kullanılan bir çok terim var)

Televizyonlarda hep olumsuzu gösteren, gündüz kuşakları, uyuşturan diziler vb.

Televizyonlarda eskiden kültürümüze yönelik programlar da yapılırdı. Masal anlatımları bunun en güzel örneği rahmetli Adile Naşit’ti, müzik programları, meddahlar vb.

Adeta kendimizi ve kendi kültürümüzü unutturuyorlar.

Geçmişten ve bugünden bir örnekle aradaki farkın ne kadar büyük olduğunu anlatmaya çalışacağım.

“Türk halk şiirinde başta insanlar olmak üzere ölen canlılar (hayvanlar) ve kaybedilip, uzağına düşülen mekânlar için ağlatmak ve yas tutturmak anlatım tutumuyla söylenen veya yazılan şiirlere “ağıt” denir.

Ağıtların sınıflandırmasına baktığımızda ise ; tanımında da gördüğümüz gibi, hayvanlar içinde ağıt yakılıyor.

            Örnek : Eniğimin adı ala

                           Çağırdım gelmedi yola

                           Dedim gudurdu mu ola

                           Enik enik öksüz enik.

Bugün ise hayvanları imha etmek, yok etmek için yasa çıkarılıyor ne yazık ki…

12.03.2024

CEVAP BIRAKIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir