CAMBAZA BAK !
22 Ekim 2024 tarihinde, Mhp lideri Devlet Bahçeli’nin bebek katili Öcalan için “İsterse gelsin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşssun “ diyerek başlattığı süreç sonrası, 31 Ekim 2024 tarihinde Chp’li belediye başkanı Ahmet Özer’in terör örgütüne üye olmak iddiasıyla tutuklanması ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanması ile başlayan Cumhuriyet Halk Partisi’ni dizayn etme süreci, 19 Martta Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve tutuklanması ile devam etti, sonunda 02 Eylül 2025 tarihinde Chp’nin İstanbul İl Başkanlığı kongresi geçersiz sayılarak, il başkanlığına kayyum atandı.
Chp’yi dizayn etme süreci çeşitli operasyonlarla devam ederken, Chp yönetimi, bir tarafın terörsüz Türkiye diğer tarafın demokratikleşme komisyonu dediği komisyona dahil oldu.
Yıllardır yapılan seçimlerde, çöplerden oy pusulaları çıktı, ölmüş kişilerin seçmen olarak yazıldığı iddia edildi, mühürsüz oylar geçerli sayıldı. Halk her seçime şüphe ile baktı, çoğunlukla da sosyal medyada sesini duyurmaya çalıştı.
O zamanlar Chp yönetimi bu iddiaları asılsız buldu, hatta Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adayı olduğu secimlerde, yine oy çalınması vb. gibi iddialar gündeme geldiğinde, halk paranoyaklıkla bile suçlandı.
Chp’nin seçim kazanabilmesi, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun Ankara’da Mansur Yavaş’ın ekiplerinin, sandık listelerini, oy pusulalarını sıkı takibi ile mümkün oldu.
2024 yılında yapılan belediye seçimlerinde ise tüm illerde sandık listeleri ve oy pusulaları sıkı takibe alınınca, Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olarak, belediye seçimlerini kazandı.
Gerçekten hangi seçimler geçersiz ? Yüksek Seçim Kurulu neden var ?
Amaç sadece iktidarı ya da koltuğu kaybetmemek mi ?
Yoksa, çözüm süreci yada yeni yapılanma için, Chp yönetimini, Kılıçdaroğlu sopası ile istedikleri kıvam getirmek mi?
Kongre iptalinin, Hikmet Çetin ile Devlet Bahçeli’nin sürpriz görüşmesi sonrasında gerçekleşmesi ayrıca düşündürücü…
Çünkü Devlet Bahçeli, adeta ülkenin kaderini elinde tutan bir figür.
(2002 yılında, erken seçim istemesi ve seçime gidilerek Ak Parti’nin iktidara gelmesi, 2017 yılında anayasa değişikliği için yapılacak referanduma destek vermesi ve 2018 yılında Cumhur İttifakı adı altında iktidara ortak olması gibi,,,)
Bütün bu soruların cevaplarını ilerleyen dönemlerde göreceğiz…
Ancak ; özellikle 19 Mart’tan bugüne kadar ülkenin gündemi Chp’ye yapılan operasyonlar…
Oysa ki gerçek gündem,
Ekonomik durumun git gide daha da kötüleşmesi…
Apar topar çıkarılan iklim yasası ve sonrasında, çeşitli illerdeki 1.885.606 metrekare alanın orman vasfından çıkarılması…
Vahşi maden aramalarına verilen izinler, yok edilen ormanlar ve doğa…
Sağlıkta eğitimde yaşanan aksaklıklar, sahte diploma çeteleri, e-reçete çeteleri ve onlarca suç işlemesine rağmen dışarıda dolaşan suçlular,
30 Ağustos’ta Anıtkabir’de yaşanan provakosyon girişimi,
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve bir Amiral’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında taşıdıkları maket,
Yine 30 Ağustos’ta TSK görevlilerine yapılan üst araması ve basın yoluyla da bunun ilan edilmesi.
İsrail ve Amerika’nın Suriye’deki varlığı, yine İsrail’in Filistin Gazze’de yaptığı soykırım,
Ve daha bir çok alanda yaşanan olumsuzluklar olmalıydı.
Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi yaşanan sürecin mağduru olabilir ancak daha önce de normalleşme sürecinde olduğu gibi, çözümü iktidardan beklemek, şikayet etmek yerine kendisi çözüm üretmelidir.
Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucu başkanı ve ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk kimseden çözüm beklemedi, çözümü kendisi üretti…
03.09.2025


