EMPATİ
Empati, kişinin diğer insanların ne hissettiğini anlama ve onların açısından bakarak, durumu içselleştirip, kendini o kişinin yerine koymasıdır.
Kendini bir başkasının yerine koymak ve onun hissettiklerini hissetmek anlamını taşır. Bu durumda kişi aynı deneyimi yaşıyormuş gibi hisseder.
Empatinin, ilişkileri güçlendirme, başkalarıyla sosyal bağlar kurma, kişinin kendi duygularını tanıyıp, düzenlenme, duygularını ve kendini anlamasına katkı, başkalarına yardım etmeye teşvik gibi işlevleri vardır.
Empati kurmak bir çok kişinin zorlandığı bir durum. Bizim toplumumuzda ise empati genellikle;
Ben senin yerinde olsam, şöyle yapardım.
Senin yerinde olsam, öyle davranmazdım.
Gibi empati ile hiç te ilgisi olmayan akıl verme durumu gibi algılanıyor.
Empati öğrenilebilir ve güçlendirilebilir bir olgu. Empati becerisi kazanmak ve geliştirmek için yöntemler ise;
- İnsanları, sözünü kesmeden dinleme
- Kişilerle aynı fikirde olunmasa bile anlamaya çalışma
- İnsanlara kendileri ve yaşamları hakkında sorular sorma
- Kendini başka birinin yerinde hayal etme
- Beden diline ve sözsüz iletişime dikkat etme
- Önyargıları ve bunların başkalarını nasıl etkilediğini düşünme
- Farklılıklara odaklanmak yerine başkaları ile ortak yanları arama
- Nasıl hissedildiği konusunda açık olma
- Yeni deneyimlerle meşgul olma
- Sosyal deneyim yaşanabilecek organizasyonlara katılma olarak sıralanıyor.
Ne yazık ki toplumumuzda, insanlar dinlemekten çok konuşmayı ve kendini anlatmayı seviyor.
Oysa dinlemek, karşımızdaki kişinin ses tonu, söyledikleri, onun duygularını, düşüncelerini anlamamıza olanak tanır.
Kişilerle aynı fikirde olmayınca konuşma, tartışmaya doğru ilerleyebiliyor. Toplumumuzda farklı fikirlere saygı duyma alışkanlığı az gelişmiş durumda.
Bizim toplum insanlara soru sormayı çok seviyor ancak bu sorular standart, kalıplaşmış sorular oluyor ve genellikle de dedikodu malzemesi ya da meraktan soruluyor.
Kendini başka birinin yerinde hayal etme ise, genelde yaşam standardı kendisinden daha iyi kişilerin yerinde olma isteği ile, o kişilerin yerinde hayal etme ile gerçekleşiyor.
Beden diline ve sözsüz iletişime de pek dikkat edildiği söylenemez.
Ön yargılar üzerine düşünmek yerine, yargı dağıtma modası hüküm sürüyor toplumda.
Farklı olan, farklı düşünen ötekileştiriliyor, benzer yanlarda manipüle için kullanılabiliyor.
Duygular önemsenmiyor, duygusal olmak ya da duyguları açıklamak güçsüzlük veya hassaslık olarak algılanıyor.
Yazımı Ankara’da bir özel okulda 17 öğrenci tarafından, 1 yıl boyunca istismara uğrayan bir kız çocuğu ile empati yaparak bitirmek istiyorum.
13 yaşında bir kız çocuğu istismara uğradığında ne hissetti ?
Korktu, kendini suçladı, utandı…
Neden karşı koyamıyorum ?
Bana dokunmalarına engel olamıyorum ?
Arkadaşlarım onlarda görüyorlar, bana neler yaptıklarını neden yardım etmiyorlar.
Neden ? Öğretmenim de gördü bir şey demedi.
Yoksa bu olanlar normal de ben mi yanlış anlıyorum.
Anneme söylesem, söylemesem mi yoksa .
Söyleme dediler, ya dediklerini yaparlarsa, söylesem mi acaba ?
Offf çok korkuyorum.
Anneme söylesem bana kızar mı ? Ufff ne yapsam bilmiyorum çok yalnızım, üşüyorum.
13 yaşındaki kız çocuğu bir yıl sonra ailesine söyledi ve okul yönetimi, öğretmenler ve öğrenciler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.
12.12.2024