GEL BARIŞALIM
Mhp lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim’de partisinin grup toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi ile ilgili olarak, Halk Tv gazetecilerini ve Chp Genel Başkanı Özgür Özel’i hedef alarak “Chp Genel Başkanı’nın mahkeme kapılarında bir avuç Mhp düşmanıyla esip gürlemesi, batık gemiler gibi sallanması tek kelimeyle yüzsüzlüktür. Özgür Özel sana diyorum, iddiaların aynen şahsın gibi çürüktür, bastığın yaş tahta bindiğin patlak lastikli dolmuş, tutsağı olduğun tezvirat cambazlığı seni hiçbir yere götürmeyecektir. Buradan sesleniyorum Halk TV ve Chp ayağınızı denk alın, dört soytarı muhabirle Milliyetçi Hareket Partisi’ni sorgulayamazsanız, sorgulatmayız.” Dedi.
Aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenelenen yeni yasama yılı resepsiyonuna katılan Mhp lideri Devlet Bahçeli Özgür Özel ile selamlaşarak, Özgür Özel’in elini sıktı ve Özel’e “üzülme bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor, siyasetin gereği olarak” dedi.
Özgür Özel İse Devlet Bahçeli’ye Celal Adan gibi dostlarımız duygularımızı biliyor, önemli olan doğru bildiğini söylerken saygıda sevgide eksiklik göstermemek. Hürmetler ederim” diyerek cevap verdi.
Aynı gün Meclis açılışı sırasında, geçmiş yılların aksine Dem Parti grubundaki milletvekilleriyle tokalaşan Devlet Bahçeli durumu “Yeni bir döneme giriyoruz, dünyada barış isterken kendi ülkemizde de barış sağlamamız lazım” dedi.
Siyasetin gereği hakaret ve tehdit etmek midir ?
Saatler önce esip gürlerken, saatler sonra hiçbir şey olmamış gibi birbirinin yüzüne bakmak mıdır ?
Biri hakaret ve tehdit ettiği kişiyi karşısında görünce 180 C dönüş yapıp siyasetin gereği bunlar, alınıyormusun ? diyerek gönül almaya çalışıyor.
Diğer siyasetçide yok alınmadım, diyebiliyor.
Demokrasilerde, siyasetçiler halkın temsilcisidir, görevlerini yerine getirirken öncelikle halkı düşünmek, kendilerine oy veren vatandaşların hakkını korumak zorundadırlar.
Biz de ise tam tersi, halkı düşünen yok, herkes kendi koltuğunun derdinde.
20 yıl öncesine kadar, siyasetinde bir üslubu bir dili vardı. Siyasetçiler birbirlerini eleştirirken, akıllarını işletir, mizahi ya da iğneleyeci sözler kullanırlardı. Saygı ve nezaket esastı.
Son yirmi yılda siyasetçilerin birbirine hakaret etmesi, tehditler, öfke patlamaları yaşamaları olağan hale geldi.
Bu durum, kendi başkanı olduğu partinin, eski ülkü ocakları başkanı Sinan Ateş’i öldüren suçlu veya suçluların bulunmasından rahatsız olduğu izlenimini veriyor.
İster siyasetçi olsun, ister vatandaş, kimsenin başka birine hakaret ve tehdit etme gibi bir hakkı yok. Olmamalı da…
Yargıda mahkemesi devam eden bir dava için esip gürlemek sonrasında 180 C tavır değiştirmek, yıllardır tokalaşmadığı Dem Parti milletvekilleriyle tokalaşmak.
Arka planda neler oluyor acaba ?
Bir pazarlıkmı söz konusu ?
Sorularını akla getiriyor.
Dem Parti milletvekilleriyle tokalaşmasını ülkede barış olsun sözleriyle açıklayan Devlet Bahçeli’ye sormak lazım.
Haklısınız, ülkemizin kurucusu Atam’ında dediği gibi “Yurtta Barış, Dünyada Barış” düsturu önceliğimiz olmalı, ancak bugüne kadar aklınız nerede idi ?
Bu değişim iktidarı kaybetme kaygınızdan mı ?
Anayasa değişikliği için halka sempatik görünme çabası mı ?
Gündemi değiştirmek halkı oyalamak için mi ?
Şimdiden hüküm vermek yanlış olur, ilerleyen günlerde bu değişimin neden olduğunu hep birlikte göreceğiz.
04.10.2024