Denemeler,  Politika

HAK HUKUK ADALET

Gençler, kadınlar, işçiler, emekliler,çiftçiler, her yaştan her kesimden insan yürüyüşlerde, eylemlerde.

Bu kadar farklı kesimi bir araya getiren olgu ise “Hak Hukuk Adalet” duygusu ve isteği.

Son yirmi üç yıl boyunca her kesimden insanlar, hatta canlılar bile bir şekilde, haksızlığa uğradı, mağdur oldu, sesini duyuramadı.

Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ile başlayan süreç ; bu ülkede yaşayıp, haksızlığa uğramış, mağdur olmuş tüm kesimleri bir araya topladı ve insanlar yalnız olmadıklarını gördüler.

Neydi bu haksızlıklar ve mağduriyetler isterseniz kısaca hatırlayalım…

  • Özelleştirme adı altında, sadece Cumhuriyet döneminde değil Osmanlı Devleti zamanında kurulan köklü kurumların satılıp, yok edilmesi, burada çalışanların ve ailelerinin yaşadığı mağduriyetler, kurumların yok oluşu ile artan işşizlik, vatandaşın sırtına binen vergi ve dış borç yükü.
  • Sağlık sistemininde üstü kapalı da olsa özelleştirilmesi, devlet hastanelerinden alınamayan randevular, “Yenidoğan Çetesi” “Diyaliz Çetesi” gibi oluşan çeteler ve bu çetelerin siyasi yetkililerle olan bağlantıları, Muğla’da bir hastanede hastalara kontrolsüzce radyoaktif madde verilerecek kadar liyakatsiz görevlendirmeler ve denetimsizlik, vatandaşın hastaneye gitmekten endişe eder hale gelmesi, parası olmayanın sağlık hizmetinden yeterince yararlanamaz olması ya da yanlışlıklara kurban gitmesi.
  • Eğitim Sisteminin sık sık değiştirilmesi, okullarda temizlik maddelerinin bile öğrenci velilerince karşılanması, zamanında üniversite sınav sorularının çalınması, verilen hakkın geri alınması (diploma iptali)
  • Ekonomide, Tüik tarafından kağıt üzerinde hazırlanan enflasyon rakamları ile çarşı pazarın arasındaki farkın uçurumlara ulaşması, ve bu rakamlarla verilen zamların her seferinde alım gücünü daha da düşürmesi, halkı yoksulluğa hatta açlığa mahkum etmesi, çok çalışanın emekli maaşının yüksek olması gerekirken daha az maaş alması, asgari ücretinin anlamının alınan en az maaş miktarı olduğu halde anlamından saptırılması, emekli maaşının asgari ücretin bile altında olması,
  • Öldürülen, şiddete uğrayan kadınlar, tacize istismara uğrayan çocuklar ve bu suçları işleyenlerin kravat indiriminden yararlanıp, sokaklarda gezebilmesi.
  • Tarım ve hayvancılıkta üretimden çok ithalata önem verilmesi ve üretimin adeta bitirilmesi, üretim yapmaya çalışan çiftçinin, hayvancılıkla uğraşan vatandaşın yaşadığı maddi ve manevi zorluklar
  • Adaletsizce, haksızca hapise atılan, milletvekili, gazeteci, parti başkanları, belediye başkanları
  • Yangın, deprem sel vb. gibi olaylarda mağdur olanların sorunlarının çözülmemesi, yalnız bırakılmaları.
  • Dindar olduklarını iddia edenlerin, Kuran-r Kerim’in Enam Suresi 38.ayetinde

“Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir” denildiği halde, can alma hakkını kendilerinde görüp, masum canlar çıkarılan imha yasası ve mağdur edilen canlar.         

  • Birinci olmanın hiç de kolay olmadığı askeri okullarda, birinci olan teğmenlerin bile, yemin ettiler bahanesi ile, okuldan ihraç edilmeleri ve kendilerinden tazminat istenmesi.

Bütün bu olayların yarattığı, “ gelecek endişesi”  ve üniversiteyi  bitirdiği halde iş bulamayan, kasiyer ya da kurye olarak ağır şartlarda çalışmak zorunda kalan KPSS’de yüksek puan alsalar bile mülakatlarda elenen gençler ve bu ülkede her şey olabilir bir anda her şeyin elinden alınabilir, haksızca suçlanabilirsin düşüncesi…

Tüm bunlara rağmen yirmi üç yıl boyunca, hiçbir yanlışın sorumluluğunu almayan yetkililer.

Sorumlunun olmadığı yerde, adalet de olmaz.

İşte yürüyenlerin ve eylem yapanların en önemli isteği adil bir düzen, hakça bölüşüm ve adalet…

“Adalet ancak hakikâtten, saadet ancak adaletten doğabilir.” (Emile Zola)

Not : Doğum demişken, kadının nasıl doğum yapacağı kendi tercihidir.

20.04.2025

CEVAP BIRAKIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir