-
KENDİLERİNE TAPANLAR
Kendilerinin mükemmel olduklarını zanneder ve her şeyin kendi hakları olduğuna inanırlar. Kendilerine göre ; en doğru, en bilgili, en masum, en kusursuz, en inançlı, en güzel ya da en yakışıklı yine kendileridir. İç dünyalarında kendilerinden başka kimse yoktur, sadece kendileri önemlidir. İlgi, para, makam, şan, şöhret hepsinin kendi hakları olduğuna inanırlar. Sempati (karşıdaki kişinin duygularını hissetme ve anlama) yetenekleri gelişmemiştir. Ancak empati (karşısındaki kişinin düşündüğü gibi düşünebilme ya da düşüncelerini kavrama) yeteneği bir çok narsistte gelişkindir ve bu yeteneği karşılarındaki kişiyi sömürmek için kullanırlar. Vermek için değil almak için yaratılmışlardır adeta… Olumluyu kendilerine alma, (sevgi,onay,ilgi, değer,hak, saygı v.b) olumsuzu karşısındakine verme davranışı içindedirler. (bencillik, kıskançlık, nankörlük, öfke, saldırganlık v.b.) Rahatlıkla…
-
SALTANAT
Saltanat ; bir zümrenin ya da kişinin devlet yönetimine egemen olması, devletin kişi ya da zümre tarafından yönetilmesidir. Saltanatta kişi ya da zümrenin çıkarları esastır. Kişi ya da zümrenin dini inanışı, düşüncesi, kültürü egemen kılınır ya da kılınmaya çalışılır. Saltanatlarda, birey anlayışı yoktur. Yönetilen herkes, saltanatın sahibi kişi ya da zümreye “kul” olur düşüncesi hakimdir ve kişilerin kullaştırılması için her yöntem denenir. Saltanat bilgisiz, eğitimsiz insanlar ister. Bilgisiz ve eğitimsiz insan fikir sahibi olamaz, fikir sahibi olamayan insanların da yönlendirilmesi ve yönetilmesi kolaylaşır. Saltanat yayılmacıdır, hep daha fazlasını ister. Azla yetinmeyi bilmez, sömürücüdür, din, ırk, dil, kültür, toplumun değer yargıları, medya, sanat, siyaset, devlet güçleri vb. aklınıza gelebilecek her türlü…
-
DAYATMA ve ANLAMA
İmkânsızlık ve çaresizlik yoktur, aslında, olumsuzluklar sistemin bize dayattıklarıdır. İnsan da, tıpkı doğa gibidir, doğa her gün nasıl yeniden doğuyorsa, geceler güne, ay güneşe, bulutlar yağmura, kara, mevsimler bahara, yaza ve kışa dönüşüyorsa; “insan” da her türlü zorluğun altından kalkabilecek, kendini yenileyebilecek bir varlıktır. Doğduğumuz andan itibaren, dayatmalarla ve yıkıcılıklarla karşılaşırız ya da yıkıcılığı içimizde taşırız. Her ne olursak olalım, ister yapıcı kişilik, ister yıkıcı kişilik önemli olan inanmak… Öncelikle değişebileceğine inanmak, değişmemiz gerektiğini bilmek… Düşünüyor musunuz ? Doğa her gün değişiyor yenileniyor, ağaçlar çiçek açıp, yeşilleniyor, meyve veriyor, yapraklarını döküyor, yeniden yeşeriyor ama siz hep aynı kalıyorsunuz. Doğa da katı olan taşlar, tahta, madenlerdir, taşlar, madenler işlenmeye gerek duyarlar, insanlara yarar sağlayabilmek için, yani…